Medeniyetin her kısmında olduğu gibi askerî teşkilâtta da harikalar gösteren Türkler; askerî kıt'alarda muhtelif şekil ve kıt'ada amplemler kullanıyorlar; fakat bu muhtelif amplemler arasında en ziyade rağbet gören gök natureziminin bariz sembolleri olan güneş, ay ve yıldız şekilleri idi. Orta Asyada hüküm süren Hunların, Tok-yoların güneş ile aya nekadar ehemmiyet verdiklerini METE'nin Çin imparatoruna yazdığı mektupta görmüştük; Orta Asyadan garbe göç eden Sumerlerin ve Etilerin de gök natureziminin başlıca mabutlarının timsalleri olan güneş, ay ve yıldız şekillerini resim veya hakkettikleri bir çok eserleı gözden geçirilmiş; hattâ garbe doğru yayılan Türk medeniyetinin tesiri altında kalan memleketlerde de bu timsallere büyük ehemmiyet verildiği görülmüştü.
Nihayet büyük konstantin ve halefleri zamanında Orta Asyadan garbe doğru yeni göçler başladığı zaman Roma ordusunda sancak ve bayrak yerine kullanılan mücessem şekillerin yavaş yavaş kalkarak bunların yerine kumaşlar üzerine yapılmış resimlerinin; yani bugünkü sancak ve bayrakların meydana çıktığını görüyoruz. Bu devirdeki Roma askerî teşkilâtını incelediğimiz zaman Hunlar ve Cermenlerin tesiri altında büyük değişikliklerin meydana geldiği görülür. Bu devrede Romalıların kullandıkları Horte, Kohorte ve Aley gibi tabirlerin Hunlardaki ordu, kolordu, alay tabirlerinden başka bir şey olmadığı aşikârdır. Romalıların bu tabirleri aldıkları esnada Türk ordusunda kullanılan kumaş üzerine yapılmış sancak ve bayrakları görerek onları taklit etmiş olmaları ihtimali vardır.
İslâmiyetin tesiri altında kalan Türkler sancak ve bayraklar üzerine hernekadar Kur'andan alınmış fetih sureleri, kelimei tevhit ve saireyi yazmış ve işlemişler ise de dinî, siyasî bir alet makamında kullanan hükümdarların etraflarında toplanan yüksek sınıfın millî varlıklarından fedakârlık yapmalarına rağmen halk tabakası hem dillerini, hem de an'anelerini muhafazaya devam etmişlerdi. İşte Türk milletinin an'anelerine sadık kalması yüzündendir ki güneş, ay ve yıldız sembollerini paralar üzerinde kitabelerde sancak ve bayraklar üzerinde görüyoruz; Selçuklar zamanında olduğu gibi bu büyük devletin dağılması üzerine Suriyede, Mısırda ve Anadoluda vesairede meydana gelen devletler zamanında da bu timsaller kullanılmakta devam etti. Hususile ayın sembolü olan hilâl şekli haçlı muharebeleri esnasında müslümanlığın bir remzi makamında telâkki edilmeğe başlandı.
İlhanlıların tazyiki karşısında parçalanıp dağılan Anadolu Selçuk devletinin yerine geçen Anadolu beylikleri ve hususile Anadolu Türklerini bir araya toplamağa muvaffak olan Osmanlı devleti de hem dinî, hem millî an'anelerin tesiri altında kalarak surei fetih ve kelimei şehadet işlemeli sancak ve bayraklarla birlikte hilalli sancaklar da kullandılar. Gemilerin direklerine ve kalelerin yüksek yerlerine müteaddit hilâli havi sancaklar çekiliyordu. Yabancı milletlerin gözlerine çarpan bu hilâl alâmeti Osmanlıların remzi; millî alâmetleri olarak tanıldı.
Osmanlı hükümdarlarının standart makamında kullandıkları sancaklarında dinî yazılara büyük bir ehemmiyet verilmekle beraber bu sancaklar üzerinde de bir çok güneş, hilâl ve yıldızların resmedilmiş olduğu; bugün Topkapı sarayında muhafaza edilmekte olan sancaklar üzerinde görülmektedir.
Selim III, zamanında; Avrupadaki komşu devletlerin askerî teşkilâtını gözönüne alarak ordu ve donanmanın ıslah ve tensikile uğraşıldığı esnada sancak ve bayraklarımızın da renk ve şekillerini tesbite çalışıldı. Harp gemilerinin kırmızı zemin üzerinde beyaz bir hilâl ile sekiz köşeli yıldızı havi sancak taşımaları kabul edildi. Müstahkem mevkilerde bu sancağı çekeceklerdi; fakat ticaret gemilerinin sancakları başka şekillerde idi. Nizamı cedidin ilgası ve Selim III. ün istifa etmesine rağmen millî an'anelere uygun olan bu sancak halk tarafından benimsendi ve gerek Mustafa III. ve gerekse Mahmut II. zamanlarında da kullanılmakta devam etti. Fakat Selim III. ve gerekse Mustafa ve Mahmut II. nin bugün mevcut olan standartlarına bakacak olursak onların da eski hükümdarlar gibi dinî yazılar ve zülfikarlarla işIenmiş; güneş, ay, ve yıldızlarla süslenmiş olduğunu görürüz. Abdülmecidin son zamanlarına doğru yıldızın şuaları beşe indirildiği gibi; Abdülaziz ye Abdülhamit II. devirlerinde de hilâle hendesi bir şekil verildi; Fakat bütün bu değişikliklerin yapılmasına rağmen hükümdarın ve hükümdar ailesinin sancaklarında güneş sembolü eski mevkiini muhafazada devam etti.
Tarihin en eski zamanlarından beri Türk bayrak ve sancaklarında bu kadar önemli bir mevki olan güneş, ay ve yıldızın menşeini ararken; Milâttan dört asır önce Bizans paralarında ay ve yıldızın kullanılmasını bir delil gibi göstererek İstanbulun 1453 te zaptından sonra hilâlin Osmanlılara geçtiğini iddia etmek hiçbir zaman doğru olamaz. Eğer hilâl Osmanlılardan evvelki Türk devletlerinde mevcut olmasa idi; ancak o zaman bunun Bizanstan alındığını iddia kabil olurdu.
Hilâlin menşeini öküz ve sair hayvan boynuzlarında aramak ta doğru olamaz. Şark ve Garp memleketleri ahalisinden bazıları birer tılısım makamında hayvan boynuzları kullanabilirler. Fakat Türk bayrağının üzerindeki hilâl ile boynuz arasında hiçbir münasebet yoktur/î Eğer böyle bir münasebet olsaydı ne güneş ve ne de yıldızın kullanılması lâzım gelecekti. Halbuki bugün dahi Türk sancağı üzerinde güneş, ay ve yıldız motifleri kullanılmaktadır. Türkiye Cumhur Reisinin forsu üzerinde; Millî sancağın üzerinde olduğu gibi ay ve yıldız; üst tarafındaki köşede de yüzlerce asırlardan beri Türk hükümet reislerinin sembolü olan güneşin altın ışıklarını serpmekte olduğu görülür. Türkler güneş ay ve yıldızı şu veya bu milletten değil; doğrudan doğruya tabiî menşei olan gökten almışlardır.
BURAYA KADAR SIKICI BİR HİKAYEYİ DİNLEDİK TARİH KURUMUNA YAKIŞMAYACAK SEVİYEDE BİR DİL,OLABİLİR GİBİ YARIM KELİMELER VE BİLİMSELLİKTEN UZAK BİR YAZI.GELELİM İŞİN ASLINA :
İlk kullanımlar
Hilal ve yıldız figürü Sümer ikonografisinin de en çok kullanılan öğelerinden biridir. Buradaki kullanımlarında ise "Hilal", "Ay Tanrısı"'nı ( Sin) temsil etmektedir. Yıldız ise İştar veya Antik Roma mitolojisinde de bulunan Venüs'ü sembolize etmektedir. Aynı zamanda bu iki sembolle beraber Güneş diski olan Şamaş da kullanılmaktadır. Birçok akademik çalışmada Sümer toplumu içerisinde "Hilal ve Yıldız" üçlü sembolün bir parçası olarak tanımlanır. Bu da Sin'in Ay'ı, İştar'ın Yıldızı ve Şamaş'ın Güneş'idir [2][3].
Sümer kralı Ur Nammu ya ait kabartma:
Hilal ve yıldız sembolünün birlikte kullanımına ilk olarak antik İsrail Krallığı'nda rastlanılır. Burada MÖ 14. veya 13. yüzyılın sonlarında hüküm süren Moab veya Moabites tarafından kullanılmıştı. [4] Moabites ismine mühürlerde sıkça ratlanılmıştır [5].
Daha sonraları Partlar tarafından da kullanılan bu sembolün antik Mezopotamya medeniyetlerinde de sıkça kullanıldığı görülmektedir. Part kralları I. Mithridates (MÖ 147), II. Orodes (MÖ 58-38) ve IV. Phraates (MÖ 38-2) tarafından basılan paralarda bu semboller kullanılmıştır [6].
Ayrıca "Hilal ve Yıldız" sembolleri Partlar tarafından kullanılmadan tam 2 millenium önce Mezopotamya devletleri ve Elam devleti tarafındanda kullanılmıştı [6]. Babil mitolojisinde Sin (zamanın babası ve Ay tanrısı), Şamaş (Güneş tanrısı ve yüce hakimi, yeryüzü ve cennetin yargıcı) ve İştar (yıldız tanrısı)'nı Babil kralının güçlerinin kaynakları olarak betimlemiştir. [7].
İran, Mitra ve Mithridates
Hilal ve yıldız aynı zamanda Pontus Kralı VI. Mithridates'in bayrağının da sembolleridir. Bu kraliyet amblemindeki "Ay" Zeus, Ahura mazda ve ay tanrıçasının soyundan geldiğine inanılan "Pharmacou" isimli Pers bir şahsı sembolize etmekteydi. [8] Aynı zamanda "Hilal ve Yıldız" tanrı Mitra'nın da sembolüydü. Bosphor Krallığında MÖ 5. yüzyıl ile MS 1. yüzyıl arasında da hem VI. Mithridates'in soyundan gelen krallardan hem de Mitra tarısı kültüne olan inançtan dolayı bayrak ve krallık sembollerinde kullanılmıştır. [9][10]
Bir Türk araştırmacının yaptığı bir çalışmada;
Pontus Krallığının kraliyet sembolu olan Hilal ve yıldıza döneme ait sikkelerin üzerinde bulunması tartışma konusu olmuştur. Pek çok bilim adamı Pontus devletini Kraliyet amblemin "Hilal ve Yıldız" olarak tespit etmişler. Kraliyet ailesi ait birçok mekân ve cisim üzeinde bu sembolün kullanılması Pontus devletinin ablemi olduğunu kesinleştirmiştir. Ancak bilim adamı Kleiner bunun İran kökenli bir tanrısal sembol olduğunu ve bu sebepten kullanıldığını düşünmektedir. Aynı zamanda Ay ve yıldızı Tanrı ve insan arasında ki ilişkiyi sembolize etmesi amacıyla kullanıldığını da düşünmektedir. Diğer taraftan, Ritter ise bu sembolün Perseus tan alındığını düşünmektedir. Makedonların bayraklarında kullandıkları yıldız gibi. Bu sembolle ilişkilendirilen iki tanrı olan Ahura Mazda ve Mitra'dır. Olshausen ise; yıldız ve hilal Pontus ve İran ikonografi bir syncretism ilgili oladuğuna inanmaktadır; İnsanlar için hilal ve Ahura Mazda için yıldız sembol olarak kullanılmıştır. Son dönemlerde, Summerer, İnsanı sembolize eden yıldızı yalnız Pontus krallığının kraliyet sikkelerinde sembol için ilham kaynağı olduğunu ileri sürdü. [11]
Hilal ve yıldız motifi genellikle bütün Sasani paralarınnda bulunmaktaydı [12]. Bu durum da birçok araştırmacıyı Müslüman toplumların bu sembolü Sasanilerden devraldığını düşünmeye sevk etmiştir. Sasani kralllarının taca sahip olma sıraları ve sayılarını tanımlayan Habibollah Ayatollahi İslamiyetin ilk yüzyılından sonra bu sembolüm ele geçirilen İran toplumu halkı tarafından müslüman dünyasına kullanılan bir sembol haline getirildiğini tespit etmiştir [13].
Helenistik Çağ ve Roma İmparatorluğu
Geç Helenistik ve ilk Roma çağlarında hilal ve yıldız sembolü genellkle Byzantium sikklerinde görülen bir semboldü. Örneğin 1. yüzyıl Byzantium paraları üzerinde Artemis başı yay ve okluğu Hilal ve yıldız motifleriyle beraber bulunmaktaydı. Ay ve yıldız sembollerinin dönemin inançlarında ki etksi II. Filip'in Byzantium'u yaptığı işgaller sırasında Ayın bulutlar arasında işgali yarıda bırakmaları ve İşgalden vaz geçmeleridir [14]. Bunun üzerine Byzantium'lular Artemis (veya Hecate) lampadephoros (ışık getiren) heykeli inşaa edebilmek için izin almışlardır. Bu hikâye I. Justinian döneminde yaşamış olan Miletli Hesychius'in çalışmalarından öğrenilmektedir. Bu hikâyeler sözlük yazarı Suidas ve Photius tarafından korunmuş, hikâyede Stephanos Byzantinos ve Eustathius tarafından yeniden anlatılmıştır.
Hecate'ye olan bağlılık Byzantium'lular tarafından önem veriler. ver kendilerinin koruduklarını düşünürlerdi bundan dolayı eski Byzantium surlarında "Hilal ve Yıldız" sembooleri bulunurdu. II. Filip istilasındanda bu şekilde korunduklarını düşünmekteydiler. [15]
Hilal ve yıldız sembollerinin nasıl bir tanrıça sembolu oldugu belli değildir (Sadece bazılarının bellidir [16]). Bizanslılar 4. yüzyıl olaylarından sonra şehrin amblemi olarak "Hilal ve Yıldız"'ı kabul etmelerine rağmen şehirin paralarında bu amblemin yer alması 1 yüzyıl sonra meydana gelmiştir. MÖ döneme ait Byzantium ve Kalkedon sikkelerinde Mitridates'in korumasında olduklarından Mitridates'in resmi ve Hilal-yıldız resmedilmektedir. [17]
Geç Roma İmparatorluğu döneminde çeşitli yerel paralarda kullanılan semboller arasında en çok "Hilal ve Yıldız" sembolleri kullanılmaktaydı. Fakat imparatorluğun her yerinde daha çok Roma sikkeleri kullanılmaktaydı. [18]Hilal ve yıldız sembolünün kullanımı sürpriz bir durum değildi. Hilal ve yıldızın genel diğer anlamı ise birleştirici olmasıydı. Panteondaki tanrılarla gök cisimlerini birleştiren bir özellik taşımaktaydı. Bunu da dışarıdaki vasallar ver yabanci devletlere karşı propaganda aracı olarak kullanılmaktaydı.
Paralar yalan söylemez. Üstte, solda ikinci sıradaki paranın üzerinde görülen “tapınak”, M.Ö. 42 yılında Senato tarafından resmen tanrı ilan edilen Julies Caesar’ın anısına, İtalya, Roma’da inşa edilmiştir. Bugün hala kalıntılarını görmek mümkün. 8 köşeli yıldız, aynı zamanda, ‘Kurtarıcı Sezarın Ruhu’nu temsil eden bir sembol haline dönüşmüştür ve tapınağın giriş kısmına asılmıştır. Yine aynı sembol, Constantine zamanında, Roma Askeri Kampının kapısına asılmıştır. Doğu Roma döneminden kalma alttaki paralar üzerinde, tıpkı Mezopotamya eserlerinde olduğu gibi, “hilal”le birlikte, 8 köşeli yıldızı ve Pleiades’in 7 yıldızını görürüz. Roma numismatiğine göz attığımızda, üzerine 8 köşeli yıldız sembolu basılmış sayısız para örneğiyle karşılaşırız. Arkeolojik kazılarla elde edilen bu paralar Türklüğün kadim tarihini araştıranlara da malzeme olmuş fakat sembolleri, tarihsel ve kültürel bağlamlarından kopararak yorumlamalarından ötürü, ortaya, gerçeklikten kopuk bazı görüşler atılmıştır. Yıldız bilimiyle paralel bir pagan kültürünün ürünü olan bu sembollerin (8 köşeli yıldız, hilal ve 7 yıldız) Türklükle ve İslamla doğrudan bir bağlantısı bulunmamaktadır.
Almanya, Bavarian State Kütüphanesi’nde yer alan, 1400’lere ait “Wernigeroder Wappenbuch” isimli kitabın bu nüshasında, Bebek İsa’yı bulmak için Bethlehem’e doğru yola çıkan Gaspar, Merchior ve Balthasar isimli 3 kralın yönettiği ülkelerin o döneme ait bayraklarının yahut armalarının çizimleri bulunur. Buna göre, Caspar’ın yönettiği Persian, Merchior’un ülkesi Yemen ve Balthasar’ın ülkesi Tarsus, 7 yıldızlı Pleiades’i ve “8 köşeli yıldızı” tanımaktadır. Kitaptaki bu çizimler, Arap ve Perslerin, bu sembollere olan yakınlığının çok eskilere dayandığını göstermesi açısından, dikkat çekicidir.
ayrıca bazı mitlerde bu simgelerin çok daha eskıye dayandığı anlatılıyor;
"En son aşamaya gece merdivenlerden tırmanırken ulaşılan uzun kuşatma sonunda yaşlı kral'ın ordusu, cennetten gelen ani bir ışığın yardımıyla farkedilerek şehrin duvarlarından geri püskürtülmüştü ve bu da bizanslılar tarafından özel kutsal bir yardım olarak algılanmıştı (i.ö. 339). bunun anısına ülke rozeti olarak parıldayan bir hilal ve bir yıldızı seçmişlerdi ki şehrin günümüzdeki sahipleri olan osmanlı sultanları tarafından da halen amblem olarak kullanılmaktadır." (oman, charles, 1902, the byzantine empire, g. p. putnam's sons, london, s:10)
Bizans tarafından istanbul için kullanılan flamaya gelecek olursak;
Orta Asya
Bugün kullanılan ay yıldıza benzeyen ve gökte gün ile ayın kavuşumunu temsil eden bir motif, MÖ 1. binyılda, proto-Türk olarak bilinen Chouların (MÖ 1028-281) baş bayrağında görülüyordu. Gündüz ve gece, aralıksız devam eden parlaklığın simgesi olan astral motifler, o devirden beri daima proto-Türk, Türk ve akraba milletlerin simgeleri arasında yer almış ve astral tanrıların alameti olmalarının dışında, devlet başkanlarının ve önemli şahısların da alameti olmuşlardır.[19]
Kırgızistan, Özbekistan ve Tacikistan'da yapılan kazılarda ortaya çıkarılan ve 576-600 yıllarına ait olduğu saptanan Göktürk paraları içinde üzerinde ayyıldız motifi bulunan para olması, ayyıldız simgesinin İslam öncesinde de Türk toplulukları tarafından kullanıldığı görüşünü ispatlamıştır.[20] Türklerde kültürel olarak etkileşimde bulundukları Sogdlar gibi bu sembolü kullanmaya başladılar. Hilal ve yıldız Türkler arasında sık kullanılan bir sembol haline geldi.[21]
Bizans ve Osmanlı İmparatorlukları
Solda Moğollar, Memlükler (sağda) Hums savaşında ki Moğol zaferi. Hilal ve yıldız Memlük bayrağında kullanılmaktadır.
Konstantinopolis'in Osmanlılar tarafından ele geçirilmesinden önceki dönem paralarıyla ilgili bir araştırmaya göre bin yıl boyunca bölgede hüküm süren hristiyan liderlerin kullandığı haç, çift başlı kartal ve ay-yıldız amblemleri Doğu İmparatorlarını temsil etmekteydi. Bunlar içinde hem imparatorluğu temsil eden hem de Hristiyanlığa vurgu yapmayan amblemlerden Hilal ve yıldız uygun bulunmuş ve Osmanlılar tarafından da kullanılmıştır.[22]
Bununla birlikte sikkeler tek delil ve kaynaklar değildir. Hilal ve yıldız sembolü Osmanlılar tarafından feth edilmeden önce Mora'da, İslam'la ya da Osmanlılarla hiçbir alakası olmadığı halde kullanılmıştır. Mora'da ki en 1300 yıllarında inşa edilmiş eski kiliselerden birinde Aziz Yuhanna Chrysostom'un elinde, üzerinde Hilal ve yıldız olan bir kalkan tutarken tasvir edilmiştir[23].
1453 yılında Konstantinopolis şehri yükselmekte olan Osmanlı İmparatorluğu'na dahil olmuştu. Şehrin Eski sembollerinden olan "Haç" ve "Çift Başlı Kartal" sembollerinin şehir düştüğünden bir değeri kalmamıştı. III. İvan çift başlı kartal sembolünü Bizans İmparatorluğu'nun mirasçısı olduğu gerekçesiyle Rusya Devleti'nin sembolü olarak kullanmaya başlamıştır[24]. Bilindiği üzere pagan uyulamaları ve sembolleri Bizans İmparatorluğunda, I. Theodosius iktidarından sonra yasadışı kabul edilmiş ve giderek insanlar bu ugulamalardan uzaklaşmıştı[25]. Julianus pagan uygulamaları yeniden sosyal hayata dahil etmeye calışsada başarısız oldu.[26] Ancak bazı pagan sembolleri resmi alanda da kullanılmaya devam etti.[27]
Osmanlı İmparatorluğu, Konstantinopolis'in fethinden sonra birçok Bizans sembolünü kullanmıştır. Özellikle 19. yüzyılın sonu ve 20. yüzyılın başında bu sembolleri birçok alanda uygulamaya koymuştur. Bu konuda 1908 yılında William Ridgeway tarafından bir araştırma yapılmıştır. Bu araştırmada Araplar ve diğer müslüman toplumlar tarafından benimsenen bu sembolü Muhammed'in nişanı konumu taşındığını ve Osmanlı Devleti'nce kullanıldığını iddia etmektedir. Muhammed'in ölümünden 12 yıl sonra ele geçen topraklarda, özellikle Mezopotamya ve İran topraklarında kullanılan bir sembol olduğundan kısa sürede kabul görmüştü.
Gerçek şu ki hilal ve yıldız Osmanlılar tarafından kullanılmadan önce İslamla ilişkilendirilmemişti. Bunu kanıtı ise Haçlılar döneminde de rozetler ve bazı Bizans imparatorlarının sikkeleri üzerinde bulunmasıdır.[28]
Türk araştırmacılar bu sembolün Bizans İmparatorluğundan devralındığı konusunda şüpheci olmuşlardır. Bun konudaki yazılardan biride Mehmet Fuat Köprülü tarafından hazırlanmıştır;
Bu açık, ancak, kökeni ne olursa olsun, bu semboller Asya'nın çeşitli yerlerinde ki Türk devletlerinde kullanılmıştır. Bundan dolayı hiçbir sebeple Bu sembolün Bizans'tan Osmanlıya devredildiğini söyleyemeyiz.[29].
Osmanlı Hilafet bayrağı (1793-1844)
Dengeleyici bir görüş de Franz Babinger tarafından ortaya konulmuştur;
Mümkün olsa da kesin olmamakla birlikte II. Mehmed fetihle birlikte şehrin sembolü olarak "Hilal ve Yıldız"'ı devralmıştır. Orhan Gazi döneminde kullanılan kan kırmızısı bayrak üzerine sadece ay (hilal) figürü bu sembolün daha önce de Osmanlılar tarafından kullanıldığını göstermekteydi. Fakat Bizans ve Sasani sikkelerinde ve sembollerinde kullanılan yıldızın eksikliği konusu düşünülürse. II. Mehmed'in bayrağı bir yenilik olarak düşünülebilir. Asya'daki göçebe Türk boyları ise genellikle yarım ay sembolünü kullanmış, hilal ve yıldıza birlikte sadece son dönemlerde rastlanmıştır. Şehrin fethedilmesi eski Türk ve Bizans sembollerinin birleştirilmesi için güzel bir sebep olmuştur.[30]
Sonuç olarak Hristiyan göçmenler, müslüman toplum, Rum nüfusu ve Türk toplumuna uygun bir sembol bulunmuş ve Bizans İmparatorluk mirasına da sahip çıkılmıştır[31].
Hilal ve Yıldız Tasvir Edilen Bayraklar
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
Hyderabad Bayrağı(1724-1948)
-
-
-
-
-
-
-
-
Hilal ve Yıldız İçeren Amblemler
Eski devletler ve bölgeler
Diğer kullanımlar
Kaynakça
- 2. ^ Irving L. Finkel, Markham J. Geller, Sumerian Gods and Their Representations, Styx, 1997, p71
- 3. ^ André Parrot, Sumer: The Dawn of Art, Golden Press, 1961
- 4. ^ A.H. van Zyl, The Moabites, Brill, 1960, pp 111-112, pp 157-158
- 5. ^ Othmar Keel, Christoph Uehlinger, Gods, Goddesses, and Images of God in Ancient Israel, Fortress Press, 1998, p322
- 6. ^ a b John Hansman, "The great gods of Elymais" in Acta Iranica, Encyclopédie Permanente Des Etudes Iraniennes, v.X, Papers in Honor of Professor Mary Boyce, Brill Archive, 1985, pp 229-232
- 7. ^ Michael R. Molnar, The Star of Bethlehem, Rutgers University Press, 1999, p78
- 8. ^ Andrew G. Traver, From Polis to Empire—The Ancient World c. 800 B.C.–A.D. 500, Greenwood Publishing Group, 2002, p257
- 9. ^ Yulia Ustinova, The Supreme Gods of the Bosporan Kingdom, Brill, 1998, pp 270-274
- 10. ^ B.C. McGing, The Foreign Policy of Mithradates VI Eupator, King of Pontus, Brill, 1986, p 97
- 11. ^ Deniz Burcu Erciyas, "Wealth, Aristocracy, and Royal Propaganda Under The Hellenistic Kingdom of The Mithradatids in The Central Black Sea Region in Turkey", Colloquia Pontica Vol.12, Brill, 2006, p 131
- 12. ^ "The star and crescent are common Persian symbols, being a regular feature of the borders of Sassanian dirhems." Philip Grierson, Byzantine Coins, Taylor & Francis, 1982, p118
- 13. ^ Habibollah Ayatollahi (trans. Shermin Haghshenās), The Book of Iran: The History of Iranian Art, Alhoda UK, 2003, pp 155-157
- 14. ^ "In 340 B.C., however, the Byzantines, with the aid of the Athenians, withstood a siege successfully, an occurrence the more remarkable as they were attacked by the greatest general of the age, Philip of Macedon. In the course of this beleaguerment, it is related, on a certain wet and moonless night the enemy attempted a surprise, but were foiled by reason of a bright light which, appearing suddenly in the heavens, startled all the dogs in the town and thus roused the garrison to a sense of their danger. To commemorate this timely phenomenon, which was attributed to Hecate, they erected a public statue to that goddess [...]" William Gordon Holmes, The Age of Justinian and Theodora, 2003 p 5-6; "If any goddess had a connection with the walls in Constantinople, it was Hecate. Hecate had a cult in Byzantium from the time of its founding. Like Byzas in one legend, she had her origins in Thrace. Since Hecate was the guardian of "liminal places", in Byzantium small temples in her honor were placed close to the gates of the city. Hecate's importance to Byzantium was above all as deity of protection. When Philip of Macedon was about to attack the city, according to he legend she alerted the townspeople with her ever-present torches, and with her pack of dogs, which served as her constant companions. Her mythic qualities thenceforth forever entered the fabric of Byzantine history. A statue known as the 'Lampadephoros' was erected on the hill above the Bosphorous to commemorate Hecate's defensive aid." Vasiliki Limberis, Divine Heiress, Routledge, 1994, p 126-127
- 15. ^ Vasiliki Limberis, Divine Heiress, Routledge, 1994, p 15
- 16. ^ "In 324 Byzantium had a number of operative cults to traditional gods and goddesses tied to its very foundation eight hundred years before. Rhea, called "the mother of the gods" by Zosimus, had a well-ensconced cult in Byzantium from its very foundation. [...] Devotion to Hecate was especially favored by the Byzantines [...] Constantine would also have found Artemis-Selene and Aphrodite along with the banished Apollo Zeuxippus on the Acropolis in the old Greek section of the city. Other gods mentioned in the sources are Athena, Hera, Zeus, Hermes, and Demeter and Kore. Even evidence of Isis and Serapis appears from the Roman era on coins during the reign of Caracalla and from inscriptions." Vasiliki Limberis, Divine Heiress, Routledge, 1994, sf. 16
- 17. ^ B.C. McGing, The Foreign Policy of Mithradates VI Eupator, King of Pontus, Brill, 1986, p 58
- 18. ^ Michael R. Molnar, The Star of Bethlehem, Rutgers University Press, 1999, p 48
- 19. ^ Orta Asya'dan Osmanlıya Türk Sanatında İkonografik Motifler, Emel Esin, Kabalcı Yayınevi, 2004, sy.59
- 20.^ Utku Bolulu (9 Mart 2005). "1500 yıllık ay-yıldızlı TL". radikal.com.tr. 20 Şubat 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi.
- 21. ^ Gaybullah Babayarov, "The Catalogue of the coins of Turkic Qaghanate", TIKA, 2007, p 91
- 22. ^ John Denham Parsons, The Non-Christian Cross, BiblioBazaar, 2007, p 69
- 23. ^ Angeliki E. Laiou, Roy P. Mottahedeh, The Crusades From the Perspective of Byzantium and the Muslim World, Dumbarton Oaks, 2001, p 278
- 24. ^ Ernst Benz, The Eastern Orthodox Church, Aldine Transaction, 2008, pp 181-182
- 25. ^ "It is reported that Theodosius forbade the use of coins (noummia) of Julian for public purposes, but the report is a late one, and the supposed grounds for the action unclear, although possibly iconographical and religious, which would be plausible enough. The report may in any case represent a misattributed but genuine measure of Valens." in Michael F. Hendy, Studies in the Byzantine Monetary Economy C. 300-1450, Cambridge University Press, 2008, p 319; in a note for this passage on the same page (Note 27): "The law of Valens cited above would most of all have affected Julian's large billon coins with a representation of a bull, a pagan symbol, offensive to the Christians." And on page 471, "The main element of Julian's own reform, which took place at the end of his short reign (363), was a large billon coin, the reverse design of which comprised the figure of a bull [...] and seems to have caused the offence that was doubtless intended."
- 26. ^ "Despite Julian the Apostate's attempt to return to older practices, the historical process presented here in outline continued to follow a uniform trend: restrictive measures directed against individual groups or particular practices gave way to general prohibitions of the previously-customary religions. In this way, the victory of Christianity over the so-called pagan religions harmonized with the totalitarian tendencies of late antique politics. The imposition of a monotheistic state religion accompanied the suppression of the identity-creating symbols and behavioral structures of subordinate civic centers." Dorothea Baudy, "Prohibitions of religion in antiquity: Setting the course of Europe's religious history" in Clifford Ando, Jörge Rüpke (Eds.), Religion and Law in Classical and Christian Rome, Franz Steiner Verlag, 2006, p 113
- 27. ^ "Pentanummia under Justin I and the early years of Justinian have on the reverse the seated figure of the Tyche of Antioch under an arch, one of the rare examples of a definitely pagan type in sixth-century coinage but presumably tolerated because it represented a specific work of art, a statue by the Hellenistic sculptor Eutychides, a pupil of Lysippus." Philip Grierson, Byzantine Coins, Taylor & Francis, 1982, p 66
- 28. ^ William Ridgeway, "The Origin of the Turkish Crescent", in The Journal of the Royal Anthropological Institute of Great Britain and Ireland, Vol. 38 (Jul. - Dec. 1908), pp. 241-258 (p 241)
- 29. ^ Mehmet Fuat Köprülü, Gary Leiser (Trans.), Some Observations On The Influence Of Byzantine Institutions On Ottoman institutions, Türk Tarih Kurumu, 1999, p 118
- 30. ^ Franz Babinger (William C. Hickman Ed., Ralph Manheim Trans.), Mehmed the Conqueror and His Time, Princeton University Press, 1992, p 108
- 31. ^ Speros Vryonis, Jr., "The Byzantine Legacy in Folk Life and Tradition in the Balkans", in Lowell Clucas (Ed.), The Byzantine Legacy in Eastern Europe, East European Monographs, Boulder, 1988, pp 107-145
- 32. ^ Bayrağın ortasındaki armanın sol üst ucunda ay yıldız vardır.
- 33. ^ Bu bayrak aynı zamanda Doğu Türkistan Bağımsızlık Hareketi tarafından da kullanılmaktadır. Ancak Çin tarafından kullanımı yasaklanmıştır.
|
|