18 Haziran 2016 Cumartesi

OSMANLIDA İSTİHBARAT AĞI 1.BÖLÜM

Yıldız İstihbarat Teşkilatı



Yıldız İstihbarat Teşkilatı Osmanlı Devletinin bilinen ilk organize teşkilat ağıdır.Aslında Osmanlı Devletinin demek tam olarak doğru olmaz;çünkü bu birim tahmin edildiği gibi devlete değil,doğrudan II.Abdulhamite bağlıdır.





Tarihçe



Osmanlı devleti bilindiği gibi darbeler devletidir.Tahta çıkan her padişah özellikle son dönemlerde psikolojik olarak bu baskıyı şüphesiz hissetmiştir.Böyle bir ortamda Öldürülen Abdulaziz ve deli oldu diye tahttan indirilen  sultan 5.Murattan sonra  tahta çıkan II.Abdulhamit bunu üzerine uzun bir çalışma yapmış ve bir istihbarat ağı kurmaya karar vermiştir ve 1880 yılında Yıldız İstihbarat Teşkilatının temelleri atılmıştır.





Jurnaller



Osmanların klasik devrinde dış istihbarat, savaşlarda akıncılar; diğer zamanlarda seyyah ve tüccarlar vastasıyla elde edilirdi. Meselâ açık ticaret şehri Dubrovnik, bir istihbarat merkeziydi. İç emniyet işlerini yürüten yeniçeri ocağı zâbitlerinden asesbaşı polis müdürüydü. Fâili mechul vak’aların suçlularını takip ve yakalama işlerine böcekbaşı bakardı. Emrinde kadın memurlar da bulunurdu. Maiyetindeki çuhadarlar iç istihbarat işine bakardı. Mahalle bekçisi mevkiindeki asesler de iç istihbarata yardımcı olurdu. Mahallelerde herkes komşusunun kefili ve anormal bir şey gördüğünde asese ihbar etmesi mecburi idi.
Sultan II. Mahmud zamanında (1834), istihbarat işleri, bugünki emniyet müdürlüğünün yerini tutan Zabtiye Müşirliği’ne verildi. Taşralara, olup bitenleri muntazaman merkeze napor etmekle vazifeli jurnal kâtipleri tayin olundu. Gizli polis teşkilatı da Fransız örneğine uygun olarak Reşid Paşa zamanında kurulmuş; başına da Civinis adlı bir Rum getirilmiştir. Sultan Hamid, siyasetini yürütebilmek için, saraydan başlayarak bütün memleketi çember gibi saran bir şebeke kurmaya ihtiyaç duydu. Bu teşkilatın saraya bağlanmasını padişaha Said Paşa’nın teklif ettiği ve nizamnamesini de bizzat kaleme aldığı malumdur. Said Paşa, Meşrutiyet’ten sonra da İttihatçıların sadrazamı sıfatıyla sahnededir.


Burada çalışacak olanları da ihsanları ile kendisine bağlamayı lüzumlu gördü. O, yaşadığı devri, insanların ahlâk ve istidadını, hâlet-i ruhiyesini, zayıf noktalarını iyi anlamıştı. Sinekler, bal ile avlandığı gibi; bunları da para, nişan ve rütbelerle kendisine bağlamayı düşündü. Böylece rivayete nazaran 30 bin kişilik bir teşkilat toplandı. Hafiyye, “gizli” manasına gelen ve ajanlar için kullanılan Arapça bir tabirdir. Bunlar arasında resmî memurlardan başka; Kaşgarlı derviş, Dağıstanlı molla, Hindli dilenci, Sudanlı seyyah, Libyalı şeyh, Kürt, Afganlı, Buharalı hacı, Tatar hoca, oyuncu, hokkabaz, sihirbaz gibi her cins ve milletten insan vardı. Vilâyet, hatta sefâret memurları bile buraya dâhildi. Hatta bazen yüksek memurlara saraydan hediye edilen câriye veya ağalar, aynı zamanda istihbarat işi de yapardı.
Hafiyeler, topladıkları bilgileri yazılı ve mühürlü olarak saraya takdim ederdi. Padişah bu jurnalleri bizzat okur; ciddiye alınmaya değer olanları, imza kısmını keserek, araştırılmak üzere mabeyne havale ederdi. Çoğunu da okumaz; ama saklardı. Tahttan indirildiğinde, hiç açılmamış nice jurnaller bulunduğu gibi; Jön Türklere, hatta İttihatçılara ait jurnaller ele geçmesi çoklarını şaşırtmış; bunların yakılarak imhası günlerce sürmüştür. Padişah, bürosunda yokken, banyoda bile olsa, âciliyeti bulunabilir endişesiyle gelen jurnaller arzolunurdu. Bu vasıta ile padişah memleketin en ücra köşesinde ne olup bittiğinden hemen haberdar oluyordu. Basit bir jurnalin tahkikini emrettiği Serhafiye Kadri Bey, bıyık altından gülünce, “Şimdi seni koğsam, gider Yeni Câmi’ne tezgâh kurar; dava vekilliği yaparsın. Ben bu işlere ehemmiyet vermezsem, gideceğim yer mezardır” demiştir. Mamafih yapılan araştırmalarda çoğu jurnalin boşa çıktığı görülürdü.
 


Zaman içinde bu jurnallerin ciddiyeti azaldı. Herkes birbirini jurnal etmeye başladı. Saçma havadislerin, hatta iftiraların bini bir paraya düştü. Padişah bunu bildiği halde, haber alma kaynağı kesilmesin diye göz yummak mecburiyetinde kaldı. Memurlar kendi aralarında sıkı fıkı olamaz; nâzırlar birbirine misafirliğe gidemezdi. Kimse, kimseden emin değildi. Kurunun yanında yaş da yanmaya başlamıştı. Kızıl fesleriyle hemen tanınan hafiyeler, herkesin ürktüğü ve nefret ettiği şahıslar hâline gelmişti. Bunlar için, “Ey kırmızı fesler, a köpek yüzlü asesler” mısraı dile düşmüştür.
İttihatçılar, bundan istifade etmesini bildiler ve padişah aleyhindeki propagandayı bunun üzerine kurdular. 33 senenin ağır yükünden yorgun padişahı, bu sıkı istihbarat ağı da kurtaramadı. Sultan Hamid’i gerçekten sevdiği halde, hafiyelerin tasallutuna uğrayanlar kendisinden yüz çevirdi. Saraydaki şifre kalemine kâtip olarak, İttihatçıların has adamlarının sızması ve bunun farkedilmemesi, dikkate değerdir. “Kader hükmünü icra edince, gözler görmez olur!”
Hafiye teşkilatı II. Meşrutiyet ile beraber lağvedilerek yerine hükûmete bağlı Teşkilât-ı Mahsusa kuruldu. Hafiyelerin kimi linç edildi; kimi sürüldü; kimi de yeni rejimde vazife aldı. Teşkilatçılar, Yıldız İstihbarat Dairesi’ne rahmet okuttular. Bu tür teşkilatlar, sadece istihbarat ile kalmaz; yurt içi ve dışında bazı operasyonlara da girişebilirler. Yıldız İstihbarat Dairesi’nin böyle bir faaliyeti kat’i olarak bilinmemekle beraber; Teşkilât-ı Mahsusa’nın bu sahadaki faaliyetleri pek meşhurdur. 

Kitap Önerisi




2 yorum:

  1. ÇOK GÜZEL ELİNE SAGLIK.

    YanıtlaSil
  2. JackpotCity Casino Review - DW - Dr. MD
    JackpotCity Casino Review. JackpotCity Casino offers over 천안 출장마사지 1,000 games to its 서울특별 출장안마 players, ranging 서귀포 출장안마 from slots to 대구광역 출장샵 table games. To claim 당진 출장안마 your welcome bonuses, we've

    YanıtlaSil